2 Aralık 2013 Pazartesi

Dikkat et etraftaki kalp kırıklıklarına basma ..

Bazı anlar vardır hani tüm kalbinizi açmak istediğiniz.. Tüm umutlar aslında yerli yerindedir. Sonra kalbinizle inandığınız o anda aslında bu inancın da bir hiç olduğunu anladıktan hemen sonra, belki aylar sonra güvenmemenizin ironisi değil midir yalnızlık ? Aslında yalnız olmamak zorunda kaldığınızı düşünüp doğuştan yalnız olduğunuzun kanıtıdır o zamanlar. İşte o zamanlarda anlarız ruhumuzun değerini. Tabi kalbinizden ve ruhumuzdan geriye bir şey kaldıysa ..

31 Ekim 2013 Perşembe

Anların içine hapsolmak...

Anların içine hapsolmak diye bir söz vardır. Bazen öyle bir an gelir ve o an öyle güzel olur ki unutmak istemezsin. Nefessiz bırakır seni, kalbinden bedenine doğru bir sıcaklığın yayıldığını ve bunun huzur denilen o göreceli kavram olduğunu bilirsin. Ve o anda kalakalmak istersin .''Başka bir şey olmasın her şey olduğu gibi kalsın'' .Sonra fark edersin ki senin hayatın nefesini kesen anlardan ibaret. Ama o anlar o kadar az olur ki bazen yokluğundan nefessiz kalırsın. Sonra o anın geleceği anı bekleyerek ümit edersin . Ta ki tekrar öyle bir an yaşayana kadar. Hayal kırıklıkları da burada başlar zaten. O anların gelmeyeceğini anladığında. Ondan sonrasında kalbi inandırmak o kadar zor olur ki . Gidenin arkasından yakılan kalp kendine gelse bile ilk zamanlardaki gibi mutlu olmaz. O yüzden o anlar gün geçtikçe daha da zorlaşır . Kalp gittikçe herkese sığınmamayı öğrenir.Eskiden bir gülümsemeye tav olan ümidimizi sözler bile iyileştiremez o zamandan sonra. Bunlara rağmen güneş doğduğunda ruhumuzun köşesindeki ümit ışığı da yanmaya başladığını bilirsin . Her yeni gün bir başlangıçtır deyip hayata devam edersin...

22 Ekim 2013 Salı

Gerçekler

Sahip olmadığım bir şeyi sevmeye ne kadar meyilliyim her zamanki gibi. belki sürekli bir şeyler istiyoruz biliyorum ama sen ol istemiştim bir kerede . Yanımda ağladığım zaman omzunda ağlamak istemiştim aslında . Kalbimin ritmini bir tek sen boz istemiştim . En azından bir kere şu adaletsiz hayatta bir kere seninle gülmek istemiştim ben . Yine çok şey istemişim demek ki . Çünkü giden yoldaki isim seninki..

Keşkeler inkarlar ve kabulenme

Bazen insan sorar kendine nerede hata yaptım diye. Sonra bakar arkasına bir sürü hatası vardır Ama en çok aklına gelen canını yakanlar ya da seçmedikleridir . Seçmediklerini özler ölesiye acabalarla paralar kendini.   Sevdiklerini ve ulaşamadıklarını yâd eder. Çünkü insanların keşkeleri bugünü örter. Gitmediği yolda daha mutlu olacağına inanır. Aslında bilmez ki o seçtiği yollar sayesinde kendi benliğini kazandığını. Ama yine de yalan olsun ister yaşadıkları. Yepyeni bir hayat ister. Ve bu hayatı bulamadıkça kendi kabuğunda yalnız başına mahkûm eder kalbini... Ama bunu sonuna kadar inkâr eder. Çünkü kendini yalanlarla kandırmaya alışmıştır bir  kere. Ve bu olay sonsuzluğa kadar devam eder. Ta ki gerçekten kendine her şeyi itiraf edip hayatına kaldığı yerden devam edene kadar..

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Hayat işte kimine aşkı buldurur huzuru verir onlar mutluluk arar kimide avucu açık semaya bakar..

Hayatın bize getirdiklerine bakıyordum. Birde götürdüklerine.Keşke seni benden almasaydı diyorum . Arkadan bakan acı çeken ben olmasaydım. Biliyorum yalan bir oyunun bir yapbozun parçaları gibiydik . Gerçek değildi biliyorum. o zamanlar sadece yalnızlığını giderecek birini arıyordun ve ben sana çok yakındım . Ama merek işte merak ediyorum Peki o zaman diyorum Ama zaman geçiyor . Zamana rağmen değişmiyor kafamdakiler .Bu kadar yalana ve özelliği olmayan zamana karşı hala niye seni görünce canım yanıyor? Niye bu kadar sevdim gerçekten seni ? Bir adam için niye bu kadar ağladım? Ve sen bunlara rağmen niye hiç dönmedin yada ben sorduğumda da kaçtın ? Bu soruları sormaktan vazgeçip bazen sadece yaşarmış gibi yapıyorum. Sonra tekrar tekrar... Ama bu sefer bu blogta hayatı anlatacağım sadece seni değil .. Dediğim gibi şu hayat benden çok şey aldı ama çokta şey götürdü... Bu açıklama için biraz geç olsa da blog açmak geldi içimden ve buradayım işte bu satırların arasında onlarla dans eden bir deli.

İnsanlar niye eski sevgiliye döner?

Çünkü olduğundan daha fazla özler dünü. Dün yaşadıklarından daha iyi değildir bugünü , özler. Geçmişi düşünür kalbi acır o günlere geri dönebileceğini düşünür delice özler. Kalbi o günleri hatırladıkça tekler mutlu olur kısa zamanda olsa. Anılarını geride bırakmaktan çekinir hayatı bir tek eski sevgilisinin ona geri dönme siymiş gibi gelir. Ama en önemlisi onun değerini anlamıştır. Ama işler genelde istenildiği gibi gitmez. Neden ayrıldığını hatırlamayan hafıza zaman geçtikçe kendini yeniler. Başlangıçtaki sevdiği insandaki güzel olan şeyler birden yok olur ve ayrılma sebebi olan her şey daha da gözüne batmaya başlar. Sonunda ayrılmak ister ve bunu yaparken hem kendini hem karşı tarafı üzer. Böyle durumlarda en iyisi eski sevgiliye dönmeden adam akıllı düşünüp öyle karar vermektir. Biliyorum eski ve tanıdık biri yeniden tanışma stresi olmaması demektir. Yeni aşk acısından geçmiş biri kendini yeni birine anlatmak istemez. Yeni birinin geleceğine de inanmaz zaten. Ama yapmayın hepimiz biliyoruz ki mutlaka biri gelecektir. Ve o geldiğinde eski sevgiliyle vakit kaybettiğinize üzülmenizi istemem. Yine biliyorum bu ihtimal uzak geliyor ama insan kendini toparlanamazsa kimse onu toparlayamaz. En yakınlar bile bir yere kadardır sirk elenip kendine gelinmesi herkesin yararına olacak tek şeydir. Böyle zamanlarda kendinize bir yeşil çay ve papatya çayı karışımı yapıp Sertab Erener'in kendime yeni bir ben lazım şarkısını açın. Tek olmaya dikkat edin çünkü içinizden geldiği gibi davranmanız herkesin yararına olacaktır. En kötü kararlarda oturup düşünmek önemli biliyorum. Bu garip bir sohbet örneği oldu ama bu ara bunları sesli düşünüp sizinle de paylaşmak istedim .Malum sıcağın bunalttığı yorucu zamanlar... Sevgilerle Biber..

30 Haziran 2013 Pazar

çocukluk masumiyetimiz...

yaşadıklarımızı düşünüyorum da insan büyüdükçe hayatın pembe olmadığını fark ediyor. Fark ettikçe okudukça büyüyoruz. Önce ne olduğunu nerde olduğumuzu düşünüp sarsılıyoruz . Sorular başlıyor ardından . Ben kimim neden yaşıyorum? bu soruların cevaplarını arayıp duruyoruz içimizdeki sözcüklerde. Bulamadıkça üzülüyoruz. sonra hayatımıza giren insanlar sözcükler sayesinde anlıyoruz kim olduğumuzu da. kimimiz mutlu oluyor kendisiyle kimi sevmiyor kalbinde gördüklerini. ama yine de yaşıyoruz. kendimi sorgulamaya başlıyorum ardından.Geriye baktığımda acaba diyorum ben oysaki. düşünsenize bazen bilgi insana mutsuzluk getirmiyor mu ? daha az bilen insanlar ufak şeylere mutlu olabiliyorken çok bilen insanların mutluluk oranı gittikçe küçülüyor. Çünkü insan yaşadıkça dünyanın pembe bir rüyadan ibadet olmadığını kötü insanları ve hayatını mahfvedenleri gördükçe artık mutlu olamayacağını düşünüyor. Tamam belki standartları yükseliyor daha iyi ve daha güzel şeyler yaşıyor belki dünyayı değiştiriyor bilerek yada bilmeyerek . ama yine de çocukluk masumiyetini yitiriyor sonra o masumiyet ve mutluluğu bulmak için çalışıyor. bu bir çelişki değildir de nedir?

13 Haziran 2013 Perşembe

Bazen o kadar daralır ki zaman mekan belirsizleşir ... Görüntüler anlamını yitirir .. Hiçbirşey değerli değildir.. Sözler bir araya gelip anlam oluşturamaz .. Elinde sadece başarızlıklar kalır ve ondan geri kalan kocaman bir boşluk...Sonra birşeyler oluşur kalbinde..Susmak istersin sadece susmak ..Ruhunu kavurup geçen fırtınaların sesine rağmen susmak.. Onlara inat susup, sadece kalbindeki acıları tatlıları yıkmasını izlersin.. Zordur bu fırtınayı atlatmak..Çünkü bir kere limanını bulduğunu inanan kalbin. ''O'' limandan kovulduysa yada sürgün yediyse geri dönüşsüz fırtına bile bu olanlardan daha çok acıtmaz ..Çünkü insan kaybedeceğini kaybetmiştir..Bitik bir limandır ..Ancak bir yerden sonra fark etmez ..Fark etmez çünkü aşk renk getirirken hayatını koşulsuz sahiplenen kalp koşulsuz karanlığıda kabul eder...Sonra güzel olan herşeyin sonu olması.. İşte bu insanı bitirir işte sonra geriye kalan susmaktır dedim ya sadece susmak...  http://www.youtube.com/watch?v=u8_sXVjbyNc

4 Haziran 2013 Salı

Bazen içinden geçenler seni deler geçer. Gözyaşların yavaş yavaş yanağından süzülürken onu hatırlarsın ilk gördüğün anı ilk sevdiğin zamanı ... Çok özeldir ona ilk dokunuşun.. Seven bir yürek için unutulmaz anılardır bunlar ... Sonra veda gelir ardından o yada bu şekilde. Ayrılıklar terk edişler . Ama en kötüsünde o gittikten sonra eğer yaşanacaklar varsa yanında götürmüş olmasıdır. Eğer keşkeler varsa yüreğinde ağlamak kaçmak dünyayanın diğer tarafına gitmek bile fark etmez. İşte o zaman gerçekten geri dönülmez ve ulaşılmaz bir aşkın pençelerine düşer .insan unutmaz unutamaz ama yine de bir şekilde yaşar işte. umutsuzca aşıkken bile herşey siyah beyaz olsa bile çünkü insan umudunu kaybetmez aşkı kaybetmez ...